Cuma, Nisan 26, 2024
Google search engine

KENT VE İKTİDAR 1

7,8 büyüklüğündeki depremin spektral ivmeleri yukarıdaki grafik de çizilmiş. Elde edilen ilk bilgileri doğru kabul edersek (siyah renkli olanlar TDBY2018 yönetmeliğine göre bina tasarımlarında kabul ettiğimiz ivme değerlerinin grafiği) tasarım yaptığımız spektral ivme değerlerini de aşan deprem ivmelerinin yarattığı enkazı yaşıyoruz. Bu spektrumlar 2475 yıllık dönüş periyoduna tekabül eden DD1 tasarım spektrumlarının bile çok üstünde değerler. Yani yönetmeliğe göre en büyük spektral ivme ile tasarım yapılmış olsa bile periyodu düşük olan binalarda yönetmeliklerin öngördüğünden daha yüksek deprem kuvvetine maruz kalmış. Bu deprem şüphesiz ki Türkiye tarihinin en büyük depremlerinden biri. Deprem yönetmeliklerine uygun projelendirilmiş ve imalatı yapılmış yapılar bu büyüklükte gerçekleşen bir depremde bile büyük can kayıplarının önüne geçebilirdi. Sadece konutların değil depremlerde okul, hastane gibi yıkılmaması ve sismik izolatörler ile inşa edilmesi gereken kamu yapılarının da yıkıldığını ve ağır hasar aldığını gördük. Ranta ve denetimsizliğe dayalı yapım işlerinin nelere yol açtığını tekrar yaşadık.

Her deprem sonrası televizyonlarda mühendisleri ve uzmanları görüyoruz. Deprem olacağını bilmek için mühendis veya uzman olmaya ihtiyacımız yok! Bütün yapılarımız depremde hasar alabilir. Önemli olan binalarımız depremde göçme sınırına ulaşmadan ayakta kalması. İnsanları hasarlı binalardan güvenli bir şekilde tahliye edebilecek yapılar inşa etmektir. Bugün gördüğümüz enkazlarda ne yazık ki insanların kurtarılması çok zor. Yapıların göçme sınırı bölgesini aşmayacak şekilde hasar alması istediğimiz en kötü hasar sınıfıdır. Göçme sınırına ulaşmamış yapıların tahliyesi can kayıplarını büyük ölçüde engeller. Fakat gördüğümüz manzara bir savaş yıkımının yarattığı tahribatlar ile eşdeğer. İmar barışı adı altında depreme dayanıklı olmayan yapılara ruhsat verenler, nükleer santral inşaatını devam ettirenler doğanın ve yaşayan canlıların mezar kazıcılarıdır. Bizlerin de kapitalizmin mezar kazıcılarını yaratacak

örgütlülük ve dayanışma ağları kurmak dışında başka kurtuluşumuz yoktur.

Merkezi otoriteye güvenmeli miyiz? Merkezi otoriteye bağlı resmi ve sivil bütün kurtarma çalışmaları bugün iflas etmiştir. Seferberlik yerine OHAL ilan edilmesi, yarattıkları bütün enkazı gizleme çabasıdır. Şimdilik yayın yasağı getirecek kadar gözlerini karartmadılar. Daha önce yaşadığımız dersler gösteriyor ki ilerleyen süreçte yayın yasağı getirmeye çalışacaklar. Hiçbir krizi yönetemedikleri gibi bu deprem krizini de yönetemiyorlar. Biz yönetilenlerin artık kendi özyönetim süreçlerini örgütlemekten başka çıkış yolu yoktur. Bundan sonraki süreçte toplumsal öz örgütlenmeler yaratmamız elzemdir. Yaratamadığımız takdirde hepimiz tekrardan bu enkazın altında kalacağız. Önümüzde İzmir ve büyük Marmara depremleri var. Depremin enkazı kaldırıldıktan ve depremzedelerin yaraları sarıldıktan sonra her ilçe, mahalle ve sokaklar kendi deprem komitelerini kurmalıdır. Deprem komiteleri; meslek odaları, ekoloji hareketleri ve kent savunma inisiyatiflerinin öncülüğünde örgütlenmeli. Komite üyeleri arama ve kurtarma eğitimi dışında , yaşadıkları mahallelerde riskli yapıların tespiti için de çalışmalıdır. Riskli yapıların tahliyesi ve yıkılması için merkezi/yerel otoritelere karşı baskı yapmak ve tahliye edilen insanların barınma hakkının sağlanması için mücadele etmeliyiz. Kaderimizi kapitalizmin ve onun iktidarlarının ellerine bırakmamalıyız. Bu komiteler, il ve bölge koordinasyonlarını kurarak deprem yaşanan yerler için hızlıca inisiyatif alıp çalışmaları örgütlemelidir. Hatay’da halk kendi ihtiyaçları için marketlere el koydu. Bunun için iktidara “polis ve askere vur emri ver” çağrısı yapanların amacı sermayenin güvenliğinin sağlanması içindir. Deprem komiteleri yaşanacak depremlerde marketlere, iş makinelerine el koyup bunun da organizasyonunu sağlamalı ve sivil itaatsizliği örgütlemelidir. Deprem doğal bir afettir ama deprem enkazları politiktir. Depremde siyaset konuşulmaz diyenlere karşı bugün daha yüksek sesle bu meseleyi siyasallaştırmalıyız. Depremin yaratacağı yıkıma karşı mücadele toplumun öz örgütlülüğünden geçer. Tahayyül ettiğimiz toplumu bugünden yaratmamız dileğiyle.

Acılıyız, öfkeliyiz bu duruma alışmayacağız.

Burak ÇETREZ

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler