Perşembe, Nisan 25, 2024
Google search engine

EKOLOJİ MÜCADELESİNİN DÖNÜŞTÜRÜCÜ GÜCÜ Ekoloji Politik Çalıştayı’na Giderken

9-10 Kasım 2019 da ekoloji mücadelesi yürütenlerle gerçekleştirdiğimiz, Ekoloji Politik Başlangıç Konferansı’nda yaşamı, yaşam alanlarını özgürleştirmenin, doğal ve kültürel varlıkları korumanın önemini ve birlikte politik tutum almamızın gerekliliğini duyurduk. Ekoloji Politik Başlangıç Konferansında ortaklaştığımız özgüvenle ve ortak tartışmanın verdiği güçle, birlikte hareket etmeye, Konferansın önümüze koyduğu bütün görevleri ve önerileri geliştirmeye, tartışmaya, örgütlü olduğumuz alanlara taşımaya ve mücadelenin içinde sınamaya devam edeceğimize söz verdik.

Bugün Dünya Halklarının, kadınların, işçilerin kapitalizme, patriyarkal sisteme, ulus devletlere karşı yürüttükleri mücadele kapitalizmin saldırılarına, sömürülerine son verecek boyutta sistemi zorlamakta. Bolivya’dan, Şili’ye kent ve ekoloji örgütleri kadın örgütleri, çiftçiler, işçiler alanlarda, sokaklarda özgürlük mücadelesini yükseltmekte.  Orta Doğu’da-Rojova’da kadınlar ekolojiye dayalı yaşamı örmekte.

Bu süreci yaşarken biliyoruz ki; Dünya ülkelerinde yükselen ekoloji mücadelesinin; sosyalist hareketle ve sınıf mücadelesi ile arasındaki açının giderek kapatması yaşamı hızla özgürlüğe taşıyacaktır. Bu da ekoloji mücadelesinin politik başarısı olacaktır.  Siyaseti dönüştürmenin ekoloji politik tutumu siyasallaştırmaktan geçtiğini düşünüyoruz, yaşadığımız siyasi kriz ikliminde bunu sınamaya kararlıyız. Türkiye siyasi krizinin derinleştiği günlerde bunu yapmanın politik sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz. Muhalefet ve siyasi iktidar partilerinin kilitlendiği bu siyasi kriz sürecinde yapacağımız ekoloji politik çalıştayda, Yaşamakta olduğumuz kapitalizmi, patriyarkal, otoriter, demokrasiyi yok eden, eşitsizlikleri çoğaltan, faşizmi kurumsallaştıran siyaset yapısını dönüştürecek, özgür yaşamı kuracak siyaseti tartışacağız.

Siyaseti dönüştürücü özne olmanın stratejilerini tartışacağımız çalıştay; kendini ekoloji politik perspektifte tanımlayan politik örgütlere, partilere, alanlarda yaşam alanlarını koruyan ekolojistlere açıktır.

Ekoloji hareketinin siyaseti dönüştürme işlevinin gündemleştirilmesi ve kurucu özne olma iradesinin pekiştirilmesinin EP’in önündeki en önemli güncel görev olduğunun altını bu nedenle ısrarla çiziyoruz. Dönüştürmeye çalıştığımız bu alanı parti, örgüt siyasi hareketler somutunda konuşmak kendi içimizde de kavram birliği yaratmamıza yardımcı olacak. Ekolojinin kavram ve perspektifi ile yerleşik siyasi zeminler arasındaki mesafe ve ilişkilenme sorunlarını aktüel bir tartışmaya dönüştürebiliriz. Ekoloji Politik farklı siyasi eğilimlerle bir arada çalışma deneyimi açısından önemli bir birikim yarattı. Dışımızda kalan siyasi yapılarla da bu yapıcı pratik içinde buluşabiliriz. Bu sayede politik bir ekoloji mücadelesi yaratma hedefimizi mevcut sosyalist siyasetler zeminine nasıl tercüme edeceğimize dair giriş niteliğinde bir tartışma yapmayı hedefliyoruz.

Ekoloji Politik Tutum

Bugün sermaye “doğal sınırlarına” gelmiş durumdadır. Her bir kuruş daha fazla kar elde etmek için gereken enerji, türsel yokoluşları hızlandırmaktadır. Üstelik üretilen ürün, mal ve hizmetin ne kadarının gerekli olduğunun sorgulanması, yani planlama, kapitalizmin kaosa dayalı yapısında mevcut değildir. Sermaye planlamaz, kar için yıkar geçer. Geçtiğimiz yıl yapılan Glasgow Zirvesi, herşeyin sadece biz antikapitalistler için değil, herkes için berraklaştığı bir örnek daha oldu. Bize inanmıyorsanız kendilerine inanın: Zirve Başkanı kapanış konuşmasında umdukları noktadan çok uzak olduğunu ağlayarak anlattı.

Kapitalizme dair iyimser, naif umutlar gençler için çoktan son buldu. Bu tüketimcilik ve bu baş döndürücü hızla yeşil dönüşümün mümkün olmadığını, yeşil bir kapitalizmin mümkün olmadığını dost da düşman da biliyor artık. Ama yeşil boyama devam ediyor, edecek. Bu yıl yapılacak İklim Zirvesini ekolojik ayak izi birçok ülkeden bile büyük olan Coca Cola destekliyor. Ülkeler yine ekoyıkıma yaptıkları makyajları yarıştıracaklar. Ama bunlara inanmaya devam edersek yine kazanan onlar, yine kaybeden bizler olacağız.

Ekoloji Politik, kapitalizmin derinleşen krizinin doğanın sermaye birikimine sokulması   ile kendini yeniden var etti. Ekoloji mücadelesinin sadece doğaya sahip çıkmak olmadığı aynı zamanda kapitalizmi karşıtı olma ve ekolojik perspektifli alternatif bir toplumsal düzen mücadelesini önüne koyan bir politik ekoloji hareketi yaratma arzusuyla yola çıktı. Kapitalizme içkin ekolojik krizinin dünyanın her yerinde doğanın geri alınamaz yıkımı ile karşımıza çıktığı talan gerçeğini Türkiye ve Kürdistan’ın her karışında da yaşıyoruz. Derinleşen kriz her yönüyle sarmallanıyor. Krizinin vurduğu her alanda kendiliğinden mücadele dinamikleri ortaya çıkıyor. Yaşamakta olduğumuz bu süreçte toplumsal alan mücadelelerinin yerelden bölgesele, bölgeselden ulusala, ulusaldan yakın coğrafyalarla evrensel ile buluşması kritik önemde.

Kadın mücadelesi bu süreçte patriyarkal kapitalizmi karşısına koyup kapitalizm karşıtı doğası ile de öne çıkmakta, sömürü ve özgürlük mücadelesi olarak dönüştürücü işlev görmektedir. Ekoloji mücadelelesi de benzer dinamiklerle bir öbekte yükselen mücadelenin siyasal olarak dönüştürücü dinamiklerine sahiptir. Bu gerçekle günümüzde Türkiye ve Kürdistan’da yürütülen her bir mücadelenin dönüştürücü yönünün öne çıkartılması ve kolektifleştirilmesi kritik önemdedir. Bu mücadelenin sadece karşıtlık içermediği ve yeni bir toplumun oluşturulmasında da itici güç olacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir. Günümüzde her türlü ekoloji mücadelesi farklı boyut ve derinlikte sermaye ve devlet ile karşı karşıya geliyor.

Ekoloji hareketi sermaye, devlet ve eril zihniyetin hukuk, kamu yönetimi, özel alan dahil çok yönlü engelleri ile karşılaşıyor ve bunların üstesinden gelmeye çalışıyor. Bu karakteristikler ekoloji mücadelesinin aynı zamanda siyasal mücadele özelliği taşıdığı gerçeğini gözler önüne seriyor. Ekoloji Politik (EP) hem kuruluş süreci hem konferans hem de sonuç bildirgesi ile yukarıda tanımlanan perspektifte kendini örmüş ve ciddi çekim merkezi olmuştur. EP yakaladığı bu ivmeyi daha da yükseltme kurucu özne olma işlevini öne çıkarma, görünür kılma ve derinleştirme sorumluluğu ile karşı karşıyadır. Bu amaçla ekoloji alanında yaşanan her bir sorunun ve yürütülen bir mücadelenin ortak yönlerinin öne çıkartılması ve ekoloji politik perspektifi ile buluşturulması kritik önemdedir. Siyasal alanda yükseltilecek sesin talepler manzumesiyle dile getirilmesi ve dönemsel vaatlere dönüştürülmesi ile sınırlı kalınmamalıdır. Geçtiğimiz seçim dönemlerinde de tanık olduğumuz talep-vaat ikilisine daralma ekoloji hareketi için en büyük tehdittir. Yine feminist mücadeleden öğrendiğimiz kuruculuk ve özne olma misyonu ekoloji hareketi içinde yol göstericidir. Sadece seçim sürecine sınırlı olmayan seçim sonrasını da gören bir anlayışın yaratılması ekoloji hareketi için kritik önemdedir. Kurucu özne olma misyonu, genel siyasetin dönüştürülmesi ve yerel siyasetin dönüştürülmesi için de geçerlidir. Bu alanın politikalarının belirlenmesi ve yaşama geçirilmesinde asli unsur olduğu gerçeği ile hareket eden bir tarzın yaratılması yönlü atılan adımları daha da büyütmeliyiz. Ekoloji hareketinin siyaseti dönüştürme işlevinin gündemleştirilmesi ve kurucu özne olma iradesinin pekiştirilmesinin EP’in önündeki en önemli güncel görev olduğunun altını bu nedenle ısrarla çiziyoruz.

Yaklaşan seçimlerin Türkiye ve Kürdistan için ciddi kırılma yaratma potansiyeli olduğundan hareketle EP, ekoloji alanında yürütülen her bir mücadele öbeğinin potansiyel dönüştürücü gücünü harekete geçirme görevini önüne koymalıdır. Şili, Bolivya, Kolombiya, Fransa ve en son Brezilya seçimlerinde toplumsal muhalefetin bütünü içinde ekoloji hareketlerinin kurucu ve ivmelendirici bir inisiyatifinin olduğu somut olarak görülmüştür. Seçim süreci ve sonrasında yeni bir anayasa ve rejim tartışmaları eşzamanlı olarak şekillenmektedir. Ekoloji hareketleri bütün dünyada son dönem toplumsal sözleşmel doğanın hak öznesi olarak tanındığı, insan merkezli toplum ve hukuk anlayışlarının eleştirisiyle katkı sunmaktadır.  Tek adam rejiminin yıkılmasında ve yeni bir rejimin oluşturulmasında ekoloji mücadelesi kendi üstüne düşen kurucu sorumluluğu alacaktır.

“Emeğin ve doğanın sömürüsüne son” şiarıyla gerçekleştirdiğimiz konferansımızda ekoloji mücadelesi ile emek mücadelesi arasındaki makasın kapanması yönünde politika ve mücadele pratikleri gerçekleştirme görevini üstlenmiştik. Bu görev halen önümüzde duruyor. Bu yarılmanın en azından siyaset düzleminde ve sistem eleştirisi temelinde aşılması için çaba sarfetmeliyiz.

Yukarıda özetlenen çerçevede ekoloji mücadelesinin siyaseti dönüştürücü gücünü ve potansiyelini açığa çıkartmak için ekoloji hareketleriyle birlikte bir sempozyum/konferans gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz. Bu sempozyum/konferans sürecini örgütlerken son üç ayda yoğunlaştığımız başlıkları toparlamayı hedefleyen çalıştayımızı 15 Ekim 2022 tarihinde Ankara’da gerçekleştireceğiz.  

EKOLOJİ MÜCADELESİNİN DÖNÜŞTÜRÜCÜ GÜCÜ  

ÇALIŞTAY – 15 Ekim 2022

(Ankara, Jeoloji Mühendisleri Odası)

EKOLOJİ POLİTİK

Açılış ve Birinci oturum (Saat: 9.30-11.30)   Neden çalıştay  Siyaseti dönüştürmenin ekoloji politik stratejileri  Kolaylaştırıcılar: Beyza Üstün Mehmet Zencir  
İkinci Oturum (Saat: 11.45-12.45) Ekoloji mücadelesi ile kesişen mücadeleler: Ekoloji-Kadın  Kolaylaştırıcılar: Belgin Ayrancı Jineoloji  
Üçüncü Oturum (Saat: 13.30-14.30) Ekoloji mücadelesi ile kesişen mücadeleler: Ekoloji-Emek  Kolaylaştırıcılar: Emel Dalfidan Yusuf Üçay  
Dördüncü Oturum (Saat: 14.45-15.45) Ekoloji mücadelesi ile kesişen mücadeleler: Ekoloji ve Özgürlük mücadelesi – Ezilen halklar mücadelesi  Kolaylaştırıcılar: Nüve Gönültaş Güner Yanlıç Volkan Bulut  
Beşinci Oturum (Saat: 16.0-18.00) Ekolojik Yaşamı Örme Sonuç Bildirgesi  Kolaylaştırıcılar: Belgin Ayrancı Mehmet Horuş  

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler