Pazartesi, Aralık 2, 2024
Google search engine

Ekoloji Politik Amed Çalıştayı 19-20 Ekim 2024

“Marksizm ve Ekolojik Yıkım”

Uzun bir hazırlık süreciyle her hafta toplantılar alarak olgunlaştırılan EkolojiPolitik’in Marksizm ve Ekolojik Yıkım Çalıştayı 19-20 Ekim 2024 tarihlerinde Amed’te gerçekleştirildi. Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nin ev sahipliği ve değerli katkıları ile ufuk açıcı olduğu kadar teorik yaklaşımlar ile pratikte yaşanan gerçekliklerin kesişimsel bir buluşması oldu. Çalıştay 3 oturum ve forum şeklinde yapıldı.

Çalıştayın 1. oturumunda iki aşamalı sunum vardı. I. sunumda Marksizmin Ekoloji ile Sınanması başlığıyla marksizmin ekolojiyi nasıl ele aldığı, Marksizm’in ortaya çıktığı tarihsel koşulların kendi öncelikli çelişkilerinden hareket ettiğine ve o dönemin nesnel koşullarında toplumsal çelişkilere çözüm önerileri olarak ortaya çıktığına vurgu yapıldı. Karl Marks’ın ister 1844 El Yazmaları’nda ister devamında Das Kapital’de olsun insanın doğayla ilişkisi ve insanın doğanın ayrılmaz bir parçası olduğuna ve giderek bu birlikteliğin diyalektik işleyişine değinildi.

Sermayenin sürekli büyümesinin doğal döngüye nasıl bir saldırıya dönüştüğü ve eninde sonunda sermayenin kendi iç çelişkileriyle bu döngünün bütünselliğini nasıl bozduğu dile getirildi.

1.oturumun II.sunumu “Kürdistan’da Sömürgeciliğe Kronolojik Bir Bakış” başlığıyla gerçekleşti. Kürdistan’ın tarih boyunca farklı toplumsal yapılar ve ulus devletler tarafından nasıl sömürgeleştirildiği tarihsel eşikler üzerinden somut verilerle işlendi. Milattan sonra 639 yılında İslamiyet’in de etkisiyle bütün Orta Doğu’da, Anadolu’da ve Kürdistan topraklarında Arapların güçlenmesi ve mutlak bir hakimiyet kurmasıyla, Kürdistan’da günümüz anlamında ilk sömürgeciliğin ortaya çıktığı vurgulandı.

1071’de başlayan ve Orta Asya’dan göçlerin belirleyici olduğu ikinci Sömürgecilik aşamasının Osmanlı İmparatorluğu’nun yükseliş dönemi boyunca devam ettiği dile getirildi. 1639’daki Kasr-i Şirin ve 1923’teki Lozan antlaşmaları ile devamında Şark Islahat Raporu, Takrir-i Sükun yasası, 1950’deki köy-ilçe adlarının değiştirilmesi yasalarının ve 1980’lerden beri günümüze kadar süregelen Kürdistan’a özel kararnameler ve politikalarla sömürge sürecinin en yoğun haliyle devam ettiğine değinildi.

II. oturum “Kapitalist Devlet ve Yerel Yönetimler” başlığıyla gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile 1924’te toplanan İzmir İktisat Kongresi’nin Türkiye’de sermaye sınıfını geliştirdiği, Sanayi ve üretim güçlerini ortaya çıkarttığı, yapılanma süreci boyunca bütün yönetimlerin Ulus-devlet, tekçi devlet yönünde şekillendiğine dikkat çekildi. Kapitalist devlet inşası sürerken o dönemde Ticaret ve tarım yönünden Amed’in çok gelişmiş ve merkezi güç konumunun zamanla bilinçli politikalarla zayıflamaya başladığı dile getirildi. Türkiye’nin gelişim süreci boyunca merkezi idarenin mutlak belirleyici güç ve odak olduğu algısının işlendiği yerellerin ise özgür, özerk, özgün koşullarda kendini var etmesinin sürekli önüne geçildiği vurgulandı.

Toplumsal, ekonomik, tarihsel basıncın arttığı dönemlerde kapitalist devletin yerellerin insiyatif almasını engelleyen yeni yasalar veya kararnamelerle yetkilerini kısıtladığını ve giderek işlevsizleştirmek suretiyle değersizleştirdiğine dikkat çekildi. Bununla beraber Sürekli yeni yasalar ve kararnameler çıkartmak suretiyle yereli değersizleştiren Merkezi iradeyi güçlendiren hukuksal düzenlemeler yapıldığı dile getirildi.

3. oturumda da iki aşamalı sunumlar söz konusuydu I. aşamada “Savaşın Ekolojisi Tarihsel Perspektif ve Gelecek Senaryoları” üzerine yoğunlaşıldı. Kürdistan’da uygulanan özel Savaş politikalarının yarattığı tahribatlar ile dünyadaki benzer politikaların uygulandığı ülkelerdeki mücadeleler ile elde edilen kazanımlar arasında karşılaştırmalı örnekler üzerinde duruldu. Kapitalizmin son saldırı alanı olarak yoğunlaştığı ekolojik talan ve yağma politikalarının gezegen üzerindeki yıkımlarını ve bu yıkımın yakıcı etkilerini giderek toplumların ve uygarlıkların var olma yok olma kıskacına sürüklendiği dile getirildi. Uluslararası sermaye gruplarının kendi aralarındaki rekabette her türlü canlılığı ve ekosistemi yok etme pahasına konum aldıkları vurgulandı. Özellikle Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında süren ekolojik yıkımları yükselten sermaye ve devlet politikalarına verilecek en etkili mücadelenin barış talebinin bütün toplumların ortak talebine dönüştürülmesi olduğuna dikkat çekildi.

3.oturumun II.aşaması “Kapitalist Sistemin Ekoloji Üzerine Gücünün İnşası – Tahakküm – Sömürü – Hegemonya” başlığı ile gerçekleşti. Bu bağlamda Öncelikle neoliberal politikaların da sermayenin kendini var etmesini sağlamakta zayıf kaldığı, sermayenin tıkanıklığına cevap olmadığı ve sermayenin bitmek tükenmek bilmeyen rant talebine cevap vermek üzere sınıfsal mücadelelerin alanının daraltıldığı, toplumdaki muhalif yapılar arasındaki etkileşimi kopartmak suretiyle tahakküm kurduğu ve giderek sömürü mekanizmasını topluma işselleştirdiği dile getirildi. Kapitalizmin anti demokratik politikalarının yanı sıra en ufak bir muhalefet yükselişinde nasıl da baskıcı faşist yönetimlere evrildiği ve toplum üzerinde yarattığı algı-korku ve zor dayatmalarıyla hegemonyasını yaydığına vurgu yapıldı.

Çalıştayın bitiminde ortak talep üzerine dışarıdan olan katılımların ikinci güne azalabileceğinden hareketle Forum düzenlendi. Kürdistan’ın farklı illerinden gelenlerin bireysel-yapısal katkıları ve değerlendirmeleri ile getirdikleri öneriler çalıştaya ayrıca bir zenginlik kattı…

EkolojiPolitik

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler