Perşembe, Nisan 25, 2024
Google search engine

İklim Değişikliği Algısı

1. YÖNETİCİ ÖZETİ

EKOLOJİ MESELELERİNE GENEL YAKLAŞIM

Çevreyi ve doğayı kim korumalı? Toplum mu, elitler mi?

• Türkiye genelinin yüzde 94’üne göre çevre ve doğa korumanın toplumun tüm kesimlerinin

sorumluluğunda.

• Bu görüş tüm yaş, cinsiyet, eğitim, ekonomik sınıf kategorilerinde geçerli.

• Dindar Muhafazakârlar ve Ak Parti seçmenlerinde çevre ve doğayı korumanın büyükşehirde yaşayan elitlerin sorumluğunda olduğunu düşünenlerin oranı diğer kategorilerdekine göre biraz daha yüksek.

Çevreyi korumak için bireysel faaliyetler

• Türkiye genelinde araştırmaya katılanlar çevre ve doğayı korumak için en çok “ağaç dikmek”, “çevreye daha zararlı ürünler almak” gibi bireysel-doğrudan eylemlerde bulunmayı tercih ediyor.

• Metropolde yaşayanlar çevre ve doğayı koruma amacına yönelik daha zengin bir repertuara sahip.

• Eğitim durumuna göre bakıldığında, eğitim seviyesi arttıkça çevre ve doğayı korumaya yönelik eylemlilik seviyeleri de yükseliyor.

• Yaşa göre ise çevre ve doğayı koruma konusunda en aktif grubun gençler olduğu görülmekte.

• Ak Parti seçmenlerinin yüzde 25’i, HDP seçmenlerinin yüzde 16’sı ve CHP seçmenlerinin yüzde 15’i çevreyi korumak için “Hiçbir şey yapmam” diyor.

• Türkiye genelinde çevreyi korumaya yönelik protestolara katılacağını söyleyenler yüzde 13 oranında. Bu kişilerin yüzde 75’i Modern hayat tarzına sahip.

Çevre STK’ları hakkında görüşler:

• Türkiye genelinin üçte birinden fazlası kendini çevre STK’larına yakın hissediyor. Bu oran kırda ve kentlerde aynı.

• Eğitim seviyesi arttıkça çevre STK’larına yakınlık hissi de artıyor.

• Her 5 gençten 2’si kendini çevre STK’larına yakın hissettiğini söylüyor.

• CHP seçmenlerinin yarısı kendini çevre STK’larına yakın hissederken Ak Parti seçmenlerinde bu oran üçte birden az.

• Modernlerin yüzde 45’i çevre STK’larını kendine yakın bulurken bu oran Geleneksel

Muhafazakârlarda yüzde 31, Dindar Muhafazakârlarda yüzde 28.

Çevre-kalkınma ikilemi hakkında

• Türkiye genelinde her 4 kişiden 3’ü ekonomik kalkınma için çevre kirliliğine katlanılmaması gerektiğini düşünüyor.

• Türkiye genelinin yüzde 72’si baraj, yol gibi altyapı projelerinin yapımı için ormanların bir kısmının feda edilmemesi gerektiğini savunuyor.

• Türkiye genelinin yüzde 83’ü çevre ve doğaya zarar vermeden kalkınmanın mümkün olduğu görüşünde.

• Kalkınmanın çevre ve doğanın korunmasını önemseyerek ele alınmasını savunanlar gençler, üniversite mezunları, kadınlar ve hayat tarzını Modern olarak tanımlayanlarda en yüksek seviyelerde.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ HAKKINDA GENEL DÜŞÜNCELER: SORUMLULAR, MAĞDURLAR, ÇÖZÜMLER

İklim değişikliğinin etkileri:

• Türkiye genelinde iklim değişikliğinin en çok bilinen sonucu aşırı sıcaklıklar. Sonrasında yüzde 69 ile kontrol dışı yangınlar ve yüzde 62 ile seller geliyor.

• Türkiye’de her 3 kişiden 2’si benzer nedenlerden kaynaklansa da farklı bir ekolojik sorun olan hava kirliliğinin iklim değişikliğinin bir sonucu olduğunu düşünüyor.

• Yaklaşık her 5 kişiden 2’si plastik kirliliğini iklim değişikliğinin bir sonucu olarak görüyor.

• Metropollerde, gençlerde, üniversite mezunlarında, yüksek gelir gruplarında ve haya tarzını Modern olarak belirtenlerde kontrolsüz yangınlar, aşırı sıcaklar ve aşırı hava olaylarını iklim değişikliğinin sonuçları olarak belirtenlerin oranı daha fazla.

• Ancak bu gruplar aynı zamanda plastik kirliliği, suların kirlenmesi gibi ekolojik sorunları da daha yüksek oranlarda iklim değişikliğinin sonuçları olarak tarif ediyor.

İklim değişikliğinin faili aktörler

• İklim değişikliğine neden olan sorumlular olarak öncelikle bireylerden çok ekonomik ve siyasi karar alıcılara işaret edilmekte.

• Öncelikli sorumluluk büyük şirketler ve özel şirketler/sanayi gibi ekonomik aktörlere atfedilmekte.

• İklim değişikliğine neden olma konusunda ikinci sırada sorumlu görülen grup hükümet/bakanlıklar ve gelişmiş ülke hükümetleri gibi siyasi aktörlerden oluşuyor.

• Ak Parti ve MHP seçmenleri, kırdakiler ve Dindar Muhafazakârlar hükümeti ve bakanlıkları daha az sorumlu görmekte.

İklim değişikliğinin faili sektörler:

• Türkiye genelinde her beş kişiden üçü demir-çelik, çimento gibi enerji yoğun ağır sanayiyi iklim değişikliğine en fazla neden olan sektör olarak tarif ediyor.

• Her 5 kişiden 1’i enerji sektörünün iklim değişikline yol açan sektör olduğunu söylüyor.

• Metropollerde, gençlerde, üniversite mezunlarında ve Modern hayat tarzına sahip olduğunu söyleyenlerde enerji sektörünü sorumlu görenlerin oranı biraz daha yüksek.

Çözümde öncelikli sorumlular

• Türkiye genelinin yarısı iklim değişikliğinin çözümünün öncelikli olarak hükümette ve bakanlıklarda olduğunu düşünüyor.

• İklim faili olarak görülmeyen belediyelerin çözümde rol oynaması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 25.

• İklim değişikliğinin oluşumunda öncelikli sorumluluk kimde görülüyorsa ağırlıklı olarak çözüm üretme sorumluluğunun da o aktörlerde olması gerektiği düşünülüyor.

İklim mücadelesinde bireylerin sorumluğu:

• Türkiye genelinde sadece her 6 kişiden 1’i iklim değişikliğinin çözümünde bireylerin öncelikli sorumluluğunun olduğunu ileri sürüyor. Yine de öncelikli olmasa da bireylerin sorumluluk alması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 83.

• Metropollü, eğitim seviyesi yüksek, gelir durumu üst seviyede olan ve Modern hayat tarzını benimsediğini söyleyenlerde bireylerin davranışları ve yaklaşımlarıyla birer özne olarak iklim değişikliği mücadelesine katkı sağlayabileceğini düşünenlerin oranları daha yüksek.

İklim değişikliğine karşı bireyler ne yapmayı tercih eder?

• Toplumun yüzde 91’i herhangi bir veya birden fazla eylem yoluyla iklim değişikliğiyle mücadeleye bireysel katkı vereceğini söylüyor.

• İklim değişikliğiyle mücadelede en çok bireysel eylemler tercih ediliyor; kolektif eylemleri tercih edenlerin oranları düşük.

• “Güneş veya rüzgâr enerjisinden sağlanan elektrik kullanmayı” tercih edenlerin oranı metropollerde daha yüksek olmakla beraber kentlerde ve kırda da yakın oranlarda tercih ediliyor.

• Üniversite mezunlarının “enerji verimliliği için önlem almak” ve “yenilenebilir enerjiden sağlanan elektrik kullanma” gibi enerji alanındaki bireysel-doğrudan eylemleri uygulamayı tercih edenler yüzde 50’nin üzerine çıkıyor.

İklim değişikliğinin mağdurları:

• Türkiye’nin üçte ikisi iklim değişikliğinin herkesi eşit etkileyeceğini düşünüyor.

• En çok etkileneceği düşünülen gruplar sırasıyla çocuklar, yoksullar, gençler ve köylüler.

Net sıfır emisyon hedefi olmalı mı?

• Türkiye genelinde her 10 kişiden 9’u Türkiye’nin net sıfır karbondioksit salımı hedefi koyması gerektiğini düşünüyor.

İklim mücadelesinde ceza mı, teşvik mi?

• Türkiye genelinde en çok (yüzde 57) “çevre dostu teknolojilere devlet desteği” verilmesi tercih edilmekte.

• “İklim değişikliğine yol açan kirliliğe neden olan tesislerin kapatılmasını” tercih edenlerin oranı yüzde 44.

• İklim değişikliğine neden olan sektörlerdeki sanayicilere “karbon vergisi” uygulanması

toplumun yüzde 37’si tarafından destekleniyor.

• Alt gelir seviyesindekilerin yüzde 33’ü “karbon vergisini” savunuyor ve bu daha üst gelir

grubundakilerdeki oranlardan daha düşük.

ENERJİ KAYNAĞI TERCİHLERİ

Elektrik hangi kaynaklardan üretilmeli?

• Türkiye genelinde kişilerin yüzde 74’ü güneş, yüzde 66’sı da rüzgâr enerjisinden elde edilen elektrik kullanmayı tercih ediyor.

• Kömürden üretilen elektriği kullanmayı tercih edenlerin oranı yüzde 8.

• Nükleer santrallerde elde edilen elektriği kullanmayı tercih edeceğini söyleyenlerin oranı yüzde 5.

• Tüm yerleşim yerlerinde elektrik üretiminde kullanılması en çok tercih edilen enerji kaynağı açık ara farkla güneş ve rüzgâr.

• Gençler diğer yaş gruplarına göre –doğalgaz da dahil olmak üzere– fosil yakıtlarında üretilen elektriği daha az, tüm yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektriği farklı olarak daha fazla tercih ediyor.

• Yenilenebilir enerji tüm eğitim seviyelerinde en yüksek oranlarda tercih edilen elektrik üretim kaynağı.

• Modern hayat tarzına sahip olduğunu söyleyenler yenilenebilir enerjiye diğer hayat tarzı kategorilerindekilere göre daha çok destek veriyor, fosil yakıtları da daha az tercih ediyor.

Kömür hakkındaki tercihler:

• Türkiye genelinde araştırmaya katılanların yüzde 67’si kömür yerine çevreye daha az zarar veren enerji kaynaklarını tercih ediyor.

• Kömür kullanımına devam edilmesi yönündeki görüşlerin ağırlıklı belirleyicisi kömürün “yerli enerji” kaynağı olarak görülmesi. Kömür ithal edilse de kullanılmaya devam edilmesinden yana olanların oranı sadece yüzde 4.

• “Kömürümüz olduğu sürece, yerli kömür kullanmaya devam edilmelidir” cevabını verenlerin, karşılaştırmalı sorulduğunda ağırlıklı olarak yenilebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektriği kullanmayı tercih ettiği görülmekte.

• Türkiye’de kömür çıkarıldığı sürece kullanılmaya devam edilebileceğini düşünenlerin oranı yüzde 30.

• Yerli kömür kullanımını en çok destekleyen seçmen grubu Ak Parti seçmenleri. Bu grubun yüzde 46’sı “Kömür Türkiye’de çıkarıldığı sürece kullanılmaya devam edilmelidir” diyor.

Doğalgaz kullanılmalı mı?

• Türkiye genelinde doğalgaz kullanımına kömüre göre daha olumlu bir yaklaşım var.

• Türkiye genelinin yüzde 50’si doğalgaz Türkiye’den çıktığı sürece kullanılması gerektiğini ifade ediyor.

• “Doğalgaz kullanımına devam edilememeli” diyenlerin oranı kentlerde yüzde 43’e, metropollerde yüzde 49’a çıkıyor.

• Gençler doğalgaz yerine çevreye daha az zarar veren enerji kaynaklarının kullanılması gerektiğini en yüksek oranda düşünen gruplardan; 15-29 yaş aralığındakilerin yüzde 56’sı doğalgaz kullanımına karşı çıkıyor.

• Eğitim seviyesi arttıkça doğalgaz kullanımına onay –doğalgaz Türkiye’den elde edilse de– düşüyor.

Enerji santralleri hakkındaki görüşler:

• Güneş ve rüzgâr enerji santralleri en az itiraz edilen enerji santrali türleri. Güneş ve rüzgâr enerji santrallerinin yakınında yaşamak istemeyenlerin oranı sadece yüzde 3.

• Türkiye genelinde araştırmaya katılanların yüzde 73’ü yaşadığı yerin yakınlarında güneş

enerjisi santrallerinin yapımını, yüzde 63’ü de rüzgâr enerjisi santrallerinin bulunmasını tercih ediyor.

• Kömür enerji santrali nükleer enerji santrallerinden sonra yaşanan yerin yakınında olması istenmeyen ikinci enerji santrali tipi. Yaşadığı yere yakın bir kömür santralinin olmasını istemeyenlerin oranı yüzde 59.

• Kırdakiler kentlerde ve metropollerde yaşayanlara göre kömür ve nükleer enerji santrallerinin yaşadıkları yerin yakınlarında olmasına karşı biraz daha az hassasiyet taşımakta.

• Gençler ve orta yaş grubundakiler kömür santrallerinin yaşadıkları yerin civarında yapılmasına yaşlılara göre daha fazla oranda itiraz etmekte.

• TBMM’de grubu olan tüm partilerin seçmenlerinin yüzde 55-59 aralığındaki kısmı kömür santrallerinin civarında yaşamak istemiyor.

YENİLENEBİLİR ENERJİ HAKKINDA GÖRÜŞLER

Yenilenebilir enerji ve yaşam kalitesi

• Türkiye genelinde araştırmaya katılanların yüzde 71’i yenilenebilir enerji kullanımının kendisinin yaşam kalitesi artıracağını düşünüyor.

• Kırda yaşayanların yüzde 78’i, kentlerde yaşayanların yüze 70’i ve metropollerde yaşayanların yüzde 73’ü yenilebilir enerji kullanımının kendi yaşam kalitesini yükselteceği kanaatinde.

• Yaş ve eğitim seviyesi gruplarında ise beklenebileceği üzere yaşlar azaldıkça ve eğitim seviyesi arttıkça yenilebilir enerji kullanımının bireylerin hayat kalitesini yükseltici etkisi olduğu düşüncesi yaygınlaşıyor.

Yenilenebilir enerjinin ekonomiye etkisi

• Türkiye genelinin yüzde 79’una göre enerji ihtiyacının çoğunluğunun yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması ekonomi için iyi olur.

Yenilenebilir enerjinin önündeki zorluklar:

• Türkiye genelinin yüzde 41’i yenilenebilir enerjiden sürekli ve güvenli biçimde elektrik üretilmesinin önünde bazı zorlukların olduğu kanaatinde.

• Yenilenebilir enerjiden sürekli ve güvenli biçimde elektrik üretilmesinin önünde zorluk olmadığını belirtenlerin oranı yüzde 24.

• Yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminin önünde zorluklar olduğunu söyleyenlerin en fazla oranda bulunduğu gruplar kırda yaşayanlar ve en alt gelir seviyesine sahip olanlar.

• Yenilenebilir enerji kaynaklarından sürekli ve güvenli şekilde elektrik üretilebilmesinin önünde zorluklar bulunmadığını belirtenlerin oranı en yüksek olarak üniversite mezunlarında ve en üst gelir grubunda.

• Ak Parti seçmenleri yenilenebilir enerjiden güvenilir ve sürekli elektrik üretilebileceğinden en fazla şüphe duyan seçmen grubu; en az şüpheci tutum CHP ve HDP seçmenlerinde.

• Modernler olanlar yenilenebilir enerjiden sürekli ve güvenli biçimde elektrik üretiminin önünde zorluklar olduğuna en az inanan hayat tarzı kategorisi. Yine de zorlukların olduğunu söyleyenlerin oranı, olmadığını söyleyenlerin oranına göre daha yüksek.

Yenilebilir enerjiden elektrik üretiminin maliyeti:

• Toplumun genelinde elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasının kömür, doğalgaz gibi fosil yakıt kaynakların kullanılmasına göre daha pahalı olduğunu düşünenlerle daha pahalı olmadığını düşünenlerin oranları aynı.

Yenilenebilir enerjinin bireylere maliyeti:

• Kırdakiler kişisel olarak maliyetleri en az sırtlanmak isteyen grup; kırdakilerin yüzde 58’i elektriğin güneş veya rüzgârdan üretilmesi durumunda faturalarda ortaya çıkacak bir artışa razı değil.

• Bu oran kentlerde yüzde 44, metropollerde yüzde 39.

• Kömür, doğalgaz gibi fosil yakıt enerji santrallerinde elektrik için faturalardaki artışa rıza göstermeyenlerin oranı yüzde 78.

• Elektriğin nükleer enerji santrallerinde üretilmesi durumunda faturadaki artışları kabul etmeyenlerin oranı yüzde 87’ye çıkıyor.

• 15-29 yaş aralığında yer alan gençler yenilenebilir enerjiden üretilen elektrik kullanımı için kişisel olarak maliyetleri üstlenmeye daha hazır.

• Yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik için fatura artışına rıza göstermeyenlerin oranı en yüksek olarak Ak Parti seçmenlerinde bulunuyor.

• Elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesine bağlı olarak faturalarda artış olmasına en çok rıza gösteren hayat tarzı grubu Modernler, en az rızası olanlar ise Dindar

Muhafazakârlar.

Enerji geçişi amaçlı eylem tercihleri

• Toplumun daha büyük çoğunluğu Türkiye’nin enerji üretiminde yenilenebilir enerjiye yönelmesi için aktif bir çabanın içinde olacağını söylüyor.

• Çaba göstermeyeceğini söyleyenlerin Türkiye genelinin yüzde 24 ile neredeyse dörtte birini oluşturuyor.

• Tercih edilen eylemlerin ilk sırasında “sosyal medyada bunu (enerji geçişini) savunanları desteklemek” geliyor ve eylemi tercih edenlerin oranı yüzde 43.

• İkinci en çok tercih edilen eylem, yenilenebilir enerjiye geçişi savunan siyasi partileri desteklemek ve her 3 kişiden 1’i bu cevabı vermekte.

• Türkiye genelinde enerji geçişine yönelik eylemlerde bireysel-dolaylı eylemler daha çok,

kolektif-doğrudan ve kolektif dolaylı eylemler ise genellikle düşük düzeyde tercih edilmekte.

FOSİL YAKITSIZ BİR EKONOMİK DÜZEN HAKKINDA:

Yenilenebilir enerjiye dayalı “dumansız” ekonomi hakkında:

• Türkiye genelinin büyük çoğunluğu yenilenebilir enerjiye dayanan iklim dostu “dumansız” bir ekonomik düzenin ekolojik ve ekonomik yararlarının olacağını düşünüyor.

• Düşük karbonlu/karbonsuz bir ekonominin çevreye yararı olacağını düşünenlerin oranı yüzde 69, iklim değişikliğini yavaşlatacağını düşünenlerin oranı yüzde 49.

• Ekonomik faydalardan bahsetme oranları ekolojik faydalara işaret etme oranlarının altında.

• İşsizlikten ya da ekonomide genel olumsuz etkilerden bahsedilme oranları oldukça düşük. Kömür sektörünün aktörleri hakkında:

• Türkiye genelinde toplumun yüzde 64’ü kömür madenlerinde çalışanların hayat şartlarının iyileştirilmesi için ücret, iş güvenliği ve çalışma şartlarının düzeltilmesinin gerekli olduğunu düşünüyor.

• Yeni iş alanlarının açılması ve alternatif bir ekonomik düzenin oluşturulması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 36.

Tamamı için:

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler