Cuma, Nisan 19, 2024
Google search engine

‘Deprem kararnamesi ile rant alanları açılacak, şehirlerin yapısı değişecek’

OHAL kapsamında çıkarılan 126 numaralı kararname ile deprem bölgelerinde inşa sürecinde tek karar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı oldu. Avukat Can Terbiyeli’ye göre kararname yeni rant alanları yaratma ve şehir sakinlerini yerlerinden etme riskini taşıyor.

Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, deprem bölgesinde ilan edilen OHAL’in ardından 24 Şubat’ta yerleşme ve yapılaşmaya dair 126 numaralı kararname çıkardı. Gerekçe olarak deprem bölgelerinin yeniden yapılaşması gösterilse de kararname, yeni rant alanlarının önünü açacağı ve şehirde yaşayanları yerlerinden ederek, kentlerin sosyal yapısını bozacağı gerekçesiyle eleştiriliyor.

Kararnameye ile kentlerin inşası ile ilgili yetkiler tek bir elde merkezileşti. İnşa sürecinde tek karar verici mekanizma Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı oldu. Kararnameyle, geçici ve kesin iskan alanlarının bakanlıkça belirlenmesinin, orman ve meraların iskan alanı olarak kullanılmasının önü açıldı. Ayrıca kararnameye göre, imar planları için askı ve ilan sürelerinde itirazın kalkması, mülklerin takas edilmesi ve kamulaştırması ve itirazların sonucu beklenmeden kamulaştırma uygulanabilmesi söz konusu.

Kararnameyi Avukat Can Terbiyeli ile konuştuk. Terbiyeli’ye göre, kararname, yeni bir rant sahası yaratılacağı izlenimi verirken, hükümet binlerce yıllık şehirleri değişime tabii tutmanın peşinde.

‘HER MADDESİNDE BİR ACİLİYET VAR’

24 Şubat 2023 tarihinde yürürlüğe giren 126 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi deprem bölgelerinde yeniden yapılaşmaya ilişkin, şehirlerde mülksüzleştirme, insansızlaştırma ve çevre krizlerine sebep olacak kimi maddeler yer alıyor. Öncelikle, bu kararname hakkında neler söyleyebilirsiniz?

“Bana bu kararnameyi tek kelimeyle ifade edin deseydiniz, size “acele” diyebilirdim. Her maddesinde bir aciliyet var. Bu aciliyet bahanesiyle de tüm istişare ve denetim mekanizmalarının ortadan kaldırılması söz konusu. Hükümet bu büyük yıkımı bir fırsata çevirip, önüne çıkabilecek engelleri baştan ortadan kaldırmayı hedeflemiş görünüyor.”

“126 sayılı kararnameyle yeniden yapılaşmaya ilişkin tüm yetkiler Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na veriliyor. Yine olağanüstü hal sebebiyle Bakanlığa olağan yetkilerin dışında olağanüstü yetkiler de tanınıyor. Özellikle günümüz hukukunun temeli olduğu varsayılan mülkiyet hakkının dahi güvencesiz hale getirilmesi, orman ve mera alanlarının ‘gerekli görülmesi halinde’ iskan alanı olarak belirlenebilecek olması, imar hukukuna ilişkin tüm hukuki denetimlerin ortadan kaldırılmış olması gibi olağandışı yetkilerin tek elde toplanması yeniden yapılaşma bahanesiyle yeni bir rant sahası yaratılacağı izlenimi veriyor.”

deprem.jpg

‘DEĞİŞİMİN TEMEL SAİKİ ŞEHRİN SAKİNLERİNİ YERİNDEN ETME’

Kararnamede imar planları için askı ve ilan sürelerinde itirazın kalkması, mülklerin takas edilebilmesi, kamulaştırılması, itirazların sonucu beklenmeden kamulaştırma uygulanabiliyor. Bu kararname neler getiriyor?

“126 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ndeki tüm hükümler aslında depremden etkilenmiş olan şehirlerin yeninde yapılanmasına ilişkin bir kararname olsa da; içeriği bakımından büyük bir tehlike içeriyor. Hükümet bu kararnameyle ve depremde yaşanan yıkımları da bahane ederek, binlerce yıllık şehirleri büyük bir değişime tabi tutmanın peşinde. Bu değişimin temel saiki ise şehrin sakinlerini yerinden etme. Bir kenti sadece binalardan ve yapılardan ibaret görmek büyük bir yanılgı. Bir şehrin ruhu, o şehrin sakinleri ve bu sakinler arasındaki tüm ilişkilerden ibarettir. Şayet şehri sakinlerinden arındırırsak ortada yapı yığınlarından başka hiçbir şey kalmaz. İşte bu kararname maalesef şehri sakinlerinden arındırıp, yapı yığınları dikmek ve bu yolla gerek inşa aşamasında gerekse de sonrasında yeni rant alanları yaratmaya yol açabilecek nitelikte bir kararname.”

“Örneğin Antakya özelinde değerlendirirsek; şehrin tarihi kısmı olarak adlandırılan ve Kurtuluş Caddesi, Saray Caddesi ve Uzun Çarşı bölgesi aynı zamanda şehrin ruhunu oluşturan sosyal ve ekonomik hayatın da merkezi niteliğinde. Bu bölgelerde yaşayan ya da çalışanlar da bu kültürün bir parçası. İşte bu kararnameyle bu bölgede ikamet eden, çalışan sakinlerin mülklerine el konulabilecek, onlara ‘yeni şehir’ de ikame mülkler verilerek şehrin merkezinden uzaklaşmaları sağlanabilecek, böylece şehrin ruhunu oluşturan unsurlar ortadan kalkacak. Henüz teyit edilmiş olmasa da, kulağımıza gelen duyumlar tam bu minvalde. Antakya’nın yeniden inşa edilmesi sırasında ikamet alanlarının dağlık alanda olacağı, şu anki şehir merkezinin ise tamamen ticari bir merkeze dönüştürüleceği konuşuluyor.”

can-terbieli-2.jpg
Avukat Can Terbiyeli

‘ANAYASAYA AYKIRIKLAR SÖZ KONUSU’

Kararname ile ne gibi usulsüzlükler yaşanabilir? Ayrıca bir OHAL kararnamesinden bahsediyoruz. Seçimlerden önce meclise sunulacağı tahmin ediliyor. Böyle bir süreç içerisinde kabul edilmesi muhtemel bir durum. Bu konu hakkında neler söylersiniz?

“Kararname 8 Şubat 2023 tarihinde ilan edilen OHAL kararı kapsamında düzenlenmiş bir kararname. Dolayısıyla pozitif hukuk açısından bir usulsüzlük söz konusu değil. Ancak içerik itibariyle gerek hukukun evrensel ilkeleri gerekse de Anayasa’ya aykırılıklar söz konusu.”

“Bundan sonra bu kararnamenin en geç üç ay içerisinde Meclis’e sunularak onaylanması gerekiyor. Seçim sürecine de girdiğimiz bu süreçte, Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran iktidar kanadının bu kararnameyi bir an önce Meclis’e sunacağını ve Meclis’te onaylanacağını öngörüyorum. Bu onaylamanın ardından kararname hükümleri kanun vasfını kazanıyor. Olağan dönem kanunlarının Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yolları mevcut olsa da; Anayasa’nın 148. Maddesi gereğince olağanüstü hal döneminde çıkarılan kararnamelere karşı Anayasa mahkemesine iptal davası açılamaz. Bu nedenle bu kararnamenin Meclis’e sunulup onaylanması halinde ortadan kaldırılması için ancak yeni bir kanun çıkarılması gerekecek.”

“Öncelikli olarak bu kararnamenin gündemde tutulması, çeşitli kurumlarca kamuoyunun bilgilendirilmesi ve Meclis’e geldiğinde etkin bir muhalefet direnciyle karşı çıkılması gerekiyor.”

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler