Pazartesi, Aralık 2, 2024
Google search engine

Türkiye’nin nükleer enerji ısrarı: Hem pahalı hem çevreye zararlı

Uranyum Atlası nükleer enerji ve uranyum madenciliği raporunu yayımladı. Buna göre nükleer enerji sadece ciddi ekolojik sonuçlara değil ağır ekonomik sonuçlara da yol açacak.

Raporun baş editörü Horst Hamm, “Korkarım ki bu girişimin neden olduğu muazzam maliyetlerin faturası Türk vergi mükelleflerine kesilecek” dedi.

Almanya bu ayın ortasında son üç nükleer reaktörünü de kapattı. Nükleer enerji üretim çağını sonlandırıp yeşil enerjiye odaklanmayı hedefliyor. Türkiye ise ilk nükleer enerji santralını inşa ediyor.

Uranyum Atlası raporuna göre Türkiye’de yenilenebilir enerji maliyetleri nükleer enerji maliyetinin çok altında. Şu anda rüzgar enerjisinden kilovat saat başına yaklaşık 2 dolar sent, güneş enerjisinden ise 1 ila 1,7 dolar sent maliyetle elektrik üretilebiliyor.

Bu rakamlar Türkiye’deki en son yenilenebilir enerji ihalelerinin rakamları.

Mevcut devlet teşviklerinde de yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen alım garantisinin, Rus devlet şirketi Rosatom’un Akkuyu’daki nükleer santralın işletmecisi olarak aldığı ücretin (12,35 dolar sent) çok daha altında olduğu görülüyor.

Mevcut devlet alım garantileri, biyokütle için 1,7 ila 2,7 dolar sent, hidroelektrik için 2,15 dolar sent ve yine 24 saat çalışan jeotermal için 2,9 dolar sent seviyesinde.

Rosa Luxemburg Vakfı Türkiye Kıdemli Danışmanı Dominic Noll rapor sonuçlarıyla ilgili şunları dedi: “Türkiye’nin nükleer enerji macerasına atılması, ekonomik açıdan anlaşılmaz ve ekolojik açıdan tamamen anlamsız. Neyse ki Almanya’da bu durum yakında sona erecek, çünkü nükleer enerji onlarca yıldır yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılmasını engelliyor.”

Ekosfer Kampanyalar Direktörü Özgür Gürbüz de şöyle konuştu: “Türkiye 50 yılı aşkın bir süredir nükleer çağa adım atmayı planlıyor. Akkuyu’da ilk reaktörler inşa aşamasında. Ülkemizin daha düşük maliyetle değerlendirilmeyi bekleyen büyük yenilenebilir enerji kaynakları olmasına rağmen nükleer santralın açılış günü çok yakında duyurulacak. 50 binden fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan son depremlerin de gösterdiği gibi, Türkiye yüksek deprem riski taşıyan bir bölge. Uranyum Atlası’nın nükleer enerjinin tehlikelerini duyurmanın yanı sıra, ülkemizdeki uranyum madenciliğini durdurmamıza da yardımcı olacağını umuyorum.”

Türkiye’de uranyum çıkarılabilecek beş bölge var. Bu bölgelerin tamamında uranyum yatakları küçük ölçekli ve uranyum cevheri sadece yüzde 0,04 ila 0,1 arasında uranyum içeriyor. Toplamda çıkarılabilecek uranyum miktarı ise sadece 12 bin 600 ton.

Uranyum Atlasları serisinin proje yöneticisi ve Türkiye baskısının baş editörü Horst Hamm, “Uranyum madenciliğinin sonuçlarının ne olduğunu gözünüzde canlandırmanız gerekiyor. Yüzde 0,1 oranında uranyum içeren bir cevherde, çıkarılan her bir ton uranyum geride 999 ton kaya kalıntısı ve radyoaktif çamur miras bırakıyor” dedi.

Rapora göre fisyon ürünü olan uranyum çıkarılıyor ancak uranyum kararlı bir element değil ve herhangi bir eylem gerekmeksizin bozunuyor. Uranyum bozununca ortaya çıkan ürünler ve bunlarla birlikte de radyoaktivitenin büyük bir kısmı kaya kalıntılarında hapsoluyor. Her bir bozunma aşamasından sona açığa çıkan alfa, beta veya gama radyasyonu, solunum yetmezliği, kanser, kısırlık, düşük ve deformasyona kadar uzanan sorunlara neden oluyor. Madenciler ve yerel halkın sağlığının nasıl etkilendiği Kuzey Amerika, Afrika veya Avustralya’daki maden alanlarından biliniyor.

Nükleer enerjinin katbekat yüksek maliyetine ve uranyum madenciliğinin radyasyon yayma riskine rağmen Türkiye’nin neden nükleer çağa girmeye can atmasıyla ilgili Hamm şunu dedi: “Korkarım ki bu girişimin neden olduğu muazzam maliyetlerin faturası Türk vergi mükelleflerine kesilecek.”

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler