Perşembe, Mart 28, 2024
Google search engine

Pusula: Partilerin çevre politikaları

Siyasi partilerin iklim kriziyle mücadele ve çevre politikalarını inceledik.

Spektrum Pusula’dan herkese merhaba,

Bu hafta İlkim, partilerin programlarında çevre konusunun nasıl ele alındığını inceledi. 

  • Öneri: Bu bültende yer almayan Yeşiller Partisi’nin örüşlerini, kriz tanımlarını, çözüm önerilerini ve giderek ivmelenen küresel Yeşiller hareketiyle ilişkilerini, kurulması engellenen partinin Eş Sözcüsü Koray Doğan Urbarlı ile konuşmuştuk. Röportajı buradan okuyabilirsiniz. 
  • Bizi Twitter ve Instagram‘dan da takip edebilirsiniz.

Önümüzdeki sayıda görüşmek dileğiyle,

Bartu Özden

Cumhur İttifakı

Cumhur İttifakı, çevre düzenlemelerine nasıl bakıyor?

AK Parti, MHP ve BBP parti programlarında çevre düzenlemelerini nasıl ele alıyor?

AK Parti 

AK Parti, parti programında “çevre sorunlarına hem sağlıklı bir ortam sağlanması, hem de ulusal maliyetlerin azaltılması açısından” baktığını ifade ediyor. Sanayileşme ve kırsaldan kente göçün çevre sorununu ortaya çıkardığının vurgulandığı programda partinin, bir yandan sürdürülebilir bir kalkınmayı hedeflediği, öte yandan bu kalkınmanın çevreye maliyetinin asgari düzeyde tutulmasına özen göstereceği belirtiliyor. Bu amaç çerçevesinde aşağıdaki politikaların izleneceği ifade ediliyor:

  • Türkiye ne kendi ürettiği, ne de başka ülkelerden ithal edilen çevreye zararlı atıkların mezarlığı olmayacaktır. Çevreyi kirleten hiçbir kalkınma ya da üretim modeline müsamaha gösterilmeyecektir.
  • Bilhassa eko-sistemler üzerinde toksik ve kalıcı etkileri bulunan endüstri atıklarının kontrol altına alınması ve arıtımının sağlanması suretiyle kirlenme oranı asgariye indirilecektir.
  • Çevre sorunları çoğunlukla yerel düzeyde ortaya çıktığından, çevre politikalarının oluşturulması ve hayata geçirilmesinde de yerel yönetimlerin önemi büyüktür. Bu nedenle partimiz, çevre ile ilgili planlarını merkezden değil, yerinden yönetimler aracılığıyla gerçekleştirmeyi ve politikalarını katılımcı demokrasi anlayışı ile bütünleştirerek uygulamayı esas alacaktır. 
  • Çevre konusunda vatandaşlardan gelen her türlü şikayet dikkatle incelenecektir. Çevre konularında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri ile işbirliğine gidilecek, çevre sorunlarının çözümünde vatandaşların inisiyatif alması teşvik edilecektir.
  • Çevre ile ilgili uluslararası örgütlerin talepleri ve çalışmaları dikkate alınacaktır.
  • Küçük yaşlardan itibaren vatandaşlara çevre bilinci kazandıracak bir eğitim programının yaygınlaştırılması öncelikli görevlerimizdendir.
  • Tarım alanlarında kimyasal gübre, ilaçlama ve hormon kullanımında standartlar geliştirilecek, bu standartlara dayalı kontrol mekanizması oluşturulacaktır. Küçük ve büyük baş hayvan yetiştiriciliğinde hormon kullanımı önlenecektir.

MHP 

“Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı her insanın temel haklarından birisidir.” ifadeleriyle başlayan parti programında MHP, çevre sorunlarını kalkınma-çevre koruma ikilemi yerine, akılcı bir koruma, kullanma ve geliştirmeyi öngören sürdürülebilir kalkınma modeli ile aşmanın, gelecek nesillere temiz, yaşanabilir doğal ve kültürel değerleri korunmuş bir çevrenin intikalinin politikalarının esasını oluşturduğunu söylüyor. 

Doğal, tarihî ve kültürel değerlerin kirlenmesini, tahrip edilmesini ve yok olmasını önlemek için, bilim ve aklı esas alan inanç ve millî menfaatlerle çatışmayan bir bakış açısı ile yaklaşılacağı vurgulanıyor. Ekonomik ve sosyal politikalar ile çevre politikası arasında uyum sağlanacağı, kalkınma gerçekleştirilirken insan sağlığı, ekolojik denge, kültürel, tarihî ve estetik değerlerin korunacağı belirtiliyor. 

Çevre duyarlılığının geliştirileceği, eğitim müfredatının zenginleştirileceği, yatırımlarda çevre dostu teknoloji kullanımının teşvik edileceği ifade ediliyor. 119 kıyı alanı planlaması ve yönetiminin uygulanacağı, su, hava, toprak ve denizi birlikte dikkate alan entegre çevre politikaları geliştirileceği belirtilirken verimli tarım topraklarının korunacağı, amaç dışı kullanımı ve erozyon önleneceği de belirtiliyor. 

Türkiye’nin sahip olduğu biyolojik çeşitliliğin ve genetik kaynakların araştırılması, korunması ve ekonomik değer kazandırılmasının sağlanacağı, biyogüvenlik ve genetiği değiştirilmiş organizmalar konusundaki risklerin en aza indirilmesi için tarım, çevre ve teknoloji politikalarının birlikte ele alınacağı bildiriliyor.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

Altılı Masa

Altılı Masa çevre düzenlemelerine nasıl bakıyor?

CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti parti programlarında çevre düzenlemelerini nasıl ele alıyor?

CHP 

CHP parti programında, çevre hakkının temel insan hakları arasında yer aldığını ifade ediyor. Büyüme, sanayileşme ve kentleşme stratejilerinde doğal kaynakların sınırlılığının dikkate alınacağı, küresel ısınma ve iklim değişikliği, çölleşme, kuraklaşma, deniz kirliliği ve erozyon süreçlerini yakın geleceğin evrensel tehdidi olarak algılayan, yaşanabilir ve sürdürülebilir çevreyi mümkün kılan kalkınma ve toplumsal yapıyı oluşturma anlayışının toplumun her kesimine benimsetilmesine çalışılacağının sözü veriliyor. 

CHP, Türkiye’nin çevre envanterinin çıkarılması gerektiğini savunurken,  Türkiye Çevre Eylem Planı’nın hazırlanıp uygulanacağını, çölleşme ve erozyonla mücadele planının geliştirileceğini, ısınma, ulaşım gibi enerji kullanılan alanlarda çevre bilinciyle hareket edileceğini vadediyor. 

Ana muhalefet partisi, programında kaynakların kullanımında tasarrufun öneminin altını çizerken “kirleten öder” ilkesine işlerlik kazandırılmasını, çevreyi kirletenlerin bedel ödemesini savunuyor. Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) uygulamasına önem veren CHP, sanayi ve enerji tesislerinin çevre standartlarına uymak zorunda olduğunu belirtiyor. Çevresel yatırımların yönetilmesi için Çevre Ajansı kurulmasının sözünü veriyor. 

Devletin imzaladığı çevre korunması konulu uluslararası belgelere uyulması için kararlılık gerektiğini ifade eden CHP, bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının tecrübesinden faydalanılması gerektiğini de söylüyor. 

Programında kömürden çıkışa yer vermeyen CHP, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik edileceğini belirtiyor. 

İYİ Parti 

İYİ Parti, programında sağlıklı ve dengeli yaşam hakkının çevre politikalarının temelini oluşturduğunu ifade ediyor. Kalkınma politikaları ile çevre politika ve uygulamaları arasında uyum sağlanacağı vurgulanıyor. İklim değişikliğinden zarar görmemek için her türlü tedbirin alınacağı, biyolojik çeşitliliği azaltan faaliyetlerle mücadele edileceği, temiz ve sağlıklı çevrede yaşama hakkının insan hakkı olarak değerlendirileceği belirtiliyor. 

Kirlenmeye yol açan kimyasalların kullanımına kesin sınırlamalar ve yaptırımlar getirileceği, uluslararası çevre politikaları ile uyumluluk arz edecek anlaşma ve sözleşmelerden doğan hakların korunacağı, sürdürülebilir çevre, kalkınma ve refahın birlikte değerlendirileceği belirtiliyor. Çevreyi kirleten bütün unsurlara karşı en ağır ve caydırıcı yaptırımların uygulanacağı, HES projelerinin çevreye olan etkilerinin bütüncül olarak değerlendirileceği ifade ediliyor. Çevrenin değerinin müfredat programına yerleştirileceği bildiriliyor. 

DEVA Partisi 

DEVA Partisi parti programında artan nüfusun kentleşme ve sanayileşme; ormanların yok olmasına, emisyonların artmasına, yenilenemeyen kaynakların tükenmesine, nehirlerin kirlenmesine, çölleşmeye, su baskınlarına ve uzun dönem iklim değişikliğine neden olduğunu ifade ediyor. İklim değişikliğinin de insanlar, diğer canlılar, çevre ve ekonomi üzerindeki geniş kapsamlı ve yıkıcı etkileriyle insanlığın karşılaştığı en büyük ve en acil sorunlardan biri hâline geldiği belirtiliyor. DEVA Partisi çevreye ilişkin hedeflerini “Vatandaşlarımızın sağlık ve refahının çevre ile ilgili risklere karşı korunması için, kirliliğin önlenmesi ve doğal kaynakların ekolojik dengeye zarar vermeyecek biçimde kullanılması temel hedefimizdir.” ifadeleriyle açıklıyor. 

Yeşil bir ekonomiye geçişin öngörüldüğü, kaynak verimliliğine dayalı, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir çevre politikasının hedeflendiğinin ifade edildiği programda, okul öncesi eğitimden başlayarak bireylere pratik alışkanlıkları oluşturmayı hedefleyen güçlü bir çevre eğitimi bilinci verilmesinin sağlanacağı, başta enerji olmak üzere, sanayi, tarım, ulaştırma gibi diğer politika alanlarını çevre ile daha uyumlu hâle getirileceği, sanayide çevre dostu teknolojilerin kullanılmasının destekleneceği, yeni yerleşim yerlerinde merkezi ısıtma sistemlerinin teşvik edileceği, yeşil alanların artırılacağı, hava kirliliğini azaltan tedbirlerin uygulanacağı belirtiliyor.

Denizlerdeki petrol kirliliği, atıkların artışı ve aşırı, düzensiz balıkçılık gibi unsurların deniz canlılarının sağlığını ve çeşitliliğini olumsuz etkilediğinin belirtildiği programda, deniz kirliliğiyle etkin şekilde mücadele edileceği bildiriliyor. Evsel ve sanayi atık suları için ortak atık su arıtma tesisleri yaparak, arıtılan suların sulamada kullanılmasını teşvik edileceği ifade ediliyor. 

Tarımda suyu az tüketen bölgenin durumuna göre kuraklığa dayanıklı bitki türlerine yönlenmesinin teşvik edileceği, tarımda su kullanımının etkinleştirilmesi için yeni teknolojilerin kullanılmasının destekleneceği belirtiliyor. Tarımda su kullanımının etkinleştirilmesi için yeni teknolojilerin kullanılmasının destekleneceği bildiriliyor. Üretilen atıkların bir tehdit olmaktan çıkarılıp ekonomi için bir girdiye dönüştürülmesinin amaçlandığı, biyolojik çeşitliliği ve gen kaynaklarını gelecek kuşakları da gözeterek koruyacakları belirtiliyor. 

Hayvan haklarının korunması ve hayvanların kötü muamele ve şiddete maruz kalmalarının engellenmesinin önemli ve hassas toplumsal bir kural olduğunun vurgulandığı metinde, Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi gibi ilgili uluslararası enstrümanların benimsediği norm ve standartları tüm düzenleme ve uygulamaların göz önünde bulundurulacağı ifade ediliyor. Hayvanların şiddet ve işkenceden korunması için hayvanlara karşı işlenen suçlar kapsamına giren fiilleri ve cezaları bu doğrultuda düzenleyecekleri belirtiliyor. 

Orman ve korunan alanların genişletileceği, millî parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, uluslararası öneme sahip sulak alanlar, yaban hayatı geliştirme sahaları ile hassas bölgelerin korunacağı, orman, mera ve tarım alanlarının ekonomik getiri ve rant uğruna kullanımlarına izin verilmeyeceği ifade ediliyor. Çölleşme ile mücadele de havza bazlı, sürdürülebilir arazi yönetiminin sağlanması ve yok olan toprakların kaybının önlenmesi için gerekli yasal çerçevenin oluşturulacağı, Ulusal Eylem Planları hazırlanacağı belirtiliyor. 

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Paris Anlaşması, Avrupa Birliği Çevre Programları ve taraf olunan diğer uluslararası anlaşma ve sözleşmelerin yakından takip edileceği vurgulanıyor. Küresel ısınmanın Türkiye’deki coğrafi ve ekonomik etkilerinin tüm yönleriyle araştırılacağı; çevreyi kirleten bütün kurum, kuruluş ve şahıslara, kirleten öder ilkesi doğrultusunda, en ağır ve caydırıcı yaptırımların uygulanacağı, çevreye zarar veren faaliyetler üzerindeki vergileri, harçları ve ücretleri arttırılacağı belirtiliyor. 

Çevreye ilişkin politikalar, planlar ve projeler belirlenirken; kamu kurumları, özel sektör temsilcileri ve sivil toplum örgütlerini sürece dahil edileceği, merkezî ve yerel bütçeleme süreci ile politikaların oluşturulmasında iklim ve çevresel hedefleri de dikkate alınacağı da ifade ediliyor. 

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

Emek ve Özgürlük İttifakı

Emek ve Özgürlük İttifakı, çevre düzenlemelerine nasıl bakıyor?

Emek ve Özgürlük İttifakı’ndan HDP ve TİP, çevre düzenlemelerine parti programında nasıl yer veriyor?

HDP 

HDP’nin parti programında “çevre”, “Ekoloji ve yaşam mücadelesi” başlığı altında inceleniyor. Partinin halkın mücadele gücünden ilhamla, “kapitalizmin doğayı, doğal varlıkları ve yaşamı metalaştırarak sömürmesine karşı, insanı doğanın efendisi değil, bir parçası” olarak gördüğü ifade ediliyor. 

Programda suyun ve doğanın ticarileştirilmesine, piyasa temelli enerji politikalarıyla ve projeleriyle mücadele edileceği, insani ihtiyaçlar için gereken ve geçimlik tarımda kullanılan suya parasız, temiz ve yeterli miktarda erişim hakkının güvence altına alınmasını savunulduğu ve bunun gerçekleşmesinin hedeflendiği belirtiliyor. Partinin su kullanım hakkı anlaşmalarına, karbon ticaretine, HES (Hidroelektrik Santralleri) projeleri ile termik, nükleer gibi enerji politikalarına ve ekolojik yıkıma yol açan maden işletmeciliğine karşı olunduğu ve yasaklanması için mücadele edileceği bildiriliyor. 

“Kapitalizmin doğayı, doğal varlıkları ve yaşamı metalaştırarak sömürmesine, yaşam alanlarını yok etmesine karşı, doğanın, insanın, hayvanların ve tüm canlıların yaşam haklarının güvence altına alınması için mücadele edildiği” belirtilirken kentsel dönüşüm projelerine,  tarihi, kültürel varlıkların ve kamusal alanların gasp edilmesine; yıkıcı kır ve kent politikaları ile çevresel hizmetlerin özelleştirilmesine ve piyasalaştırılmasına karşı mücadelenin sürdürüleceği bildiriliyor. Her yurttaş için insan onuruna yakışır barınma ve ulaşım hakkının savunulduğu belirtilirken doğal, tarihi ve kültürel varlıklara ilişkin korumaları kaldırmayı amaçlayan mevzuat saldırılarının da karşısında olarak, deprem, sel ve toprak kayması gibi doğal felaketlere karşı gerekli tedbirlerin alınması için mücadelenin de sürdürüleceği ifade ediliyor. 

TİP 

TİP, yerkürenin ciddi bir ekolojik bunalım içinde olduğunu vurguladığı programında doğa tahribatına karşı işçi mücadelesinin ekolojik bir konum almak zorunda olduğunu söylüyor. “Kapitalizm, kâr odaklı ve sermaye birikimine dayalı, büyüme ya da yok olma ikilemine hapsolmuş bir sistemdir.” denilen programda kapitalizmin büyüme isteği sonucunda bugünün ve gelecek kuşaklarının kaynaklarını geri dönüşsüz şekilde tükettiği vurgulanıyor. “Sanayi Devrimi’nden bu yana kapitalist etkinliklere bağlı aşırı kaynak tüketimi, ormansızlaşma, fosil yakıt kullanımı, karbon salımı vb. olguların, küresel iklim değişikliği, çevre kirliliği gibi yakıcı sorunlara yol açtığı görülmektedir.” denilen programda, “Sermaye kendi mantığıyla işlediği sürece gelecekte insanlığı açlık, susuzluk, çölleşme, tarım alanlarının ve pek çok canlı türünün yok olması, buzulların erimesiyle sular altında kalacak kentler, kitlesel göçler ve kaynak savaşları beklemektedir.” deniyor. Bu sorunların çözümü için tasarruf önlemleri aramanın ve teknolojik ilerlemelere bel bağlamanın yeterli olmadığı ifade ediliyor. Doğanın kurtuluşunun yolunun sosyalist düzen kurulmasından geçtiği vurgulanıyor. 

Programda, parti, kentleri gasp eden betonlaşmayı ve mega projeleri durdurmayı hedeflediklerini belirtiyor. Ekolojik yıkıma yol açan enerji politikalarının karşısında durulduğu, enerji kaynaklarının planlı kullanımının desteklendiği, temiz su ve gıdaya erişimin temel insani hak olarak görüldüğü,  çevrenin ve doğanın talan edilmesine, kentsel alanların ve kamusal mekânların yağmalanmasına karşı mücadele yürütüldüğü ifade ediliyor. Üretim araçlarının özel mülkiyetine son verileceği, tüm toplumsal kaynakların tüm yurttaşların katılımına dayanan merkezî planlama yoluyla kullanılacağı belirtiliyor. 

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

Bugünkü Destekçimiz

İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi: Geçmişin birikimi geleceğe yön veriyor

Geçmişimizi Anlıyoruz Buluşması dün gerçekleşti

Geçmişimizi Anlıyoruz Buluşması dün gerçekleşti

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından “Geleceğin Türkiye’sini inşa ediyoruz” sloganıyla 15 – 21 Şubat’ta düzenlenecek İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin hazırlık çalışmaları devam ediyor.

Neler oldu?

10 Ağustos ve 1 Aralık 2022 tarihleri arasında ilk safhayı oluşturan Paydaş Buluşmaları ile çiftçi, işçi, sanayici, tüccar ve esnaf örgütlerinin katıldığı oturumlar yapıldı.

İkinci aşama Uzman Toplantıları ise “Döngüsel kültür” anlayışını oluşturan birbirimizle, doğamızla, geçmişimizle ve gelecekle uyum kavramlarından esinlenerek kurgulandı.

İlk toplantı ‘Birbirimizden Razıyız’ 13 Ocak’ta, ‘Doğamıza Dönüyoruz’ 20 Ocak’ta, ‘Geçmişimizi Anlıyoruz’ ise 25 Ocak’ta gerçekleşti. Yeşilova Höyüğü’ndeki buluşmada birçok tarihçi, arkeolog, uzman ve akademisyen bir araya geldi.

Sırada ne var?

Son Uzman Toplantısı 4 Şubat’ta ‘Geleceği Görüyoruz’ başlığıyla yapılacak. Ardından, 15 – 21 Şubat’ta İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi düzenlenecek ve yeni yüzyıla yön verecek politika önerileri Türkiye’yle paylaşılacak.

Ayrıntılı bilgi için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz.

4’üncü ittifak

Memleket ve Zafer, çevre düzenlemelerine nasıl bakıyor?

Memleket Partisi ve Zafer Parisi, parti programlarında çevre düzenlemelerini nasıl ele alıyor?

Memleket Partisi

Memleket Partisi parti programında Türkiye’deki hızlı ve dengesiz nüfus artışı, göç hareketleri, plansız sanayileşme, plansız kentleşme ve çevreye ilişkin yanlış ve rant amaçlı uygulamaların çevreyi, ekolojik dengeyi tehdit ettiğini ifade ediyor. Bu çerçevede yanlış uygulamalara “dur” denmesinin ve küresel ısınma ile iklim değişikliğinin yol açtığı sorunlara hazırlıklı olunmasının çevre politikalarının merkezinde yer aldığı ifade ediliyor. 

Ekonomik kalkınma politikalarının merkezine “çevrenin sürdürülebilirliği” ilkesinin yerleştirileceği, uluslararası iklim müzakarelerinde Türkiye’nin önemli roller üstlenmesinin sağlanacağı, doğanın ve doğal kaynakların öncelikli korunacağı, toprakların çölleşmesine, yanlış gübre ithalatı- gübreleme politikaları yüzünden tarım soykırımı yapılmasına müsade edilmeyeceği, verimli toprakların yanlış imar uygulamalarıyla yok edilmesine son verileceği, artan sel ve taşkın zararlarına karşı önlem alınacağı, mera, tarım ve orman alanlarını rant ve haksız zenginleşme aracı olmaktan çıkarılacağı, yenilenebilir enerji kaynaklarına yoğunlaşılacağı, toplu taşımada elektrikli araçların tercih edileceği, evsel ve sanayi atık suyunun yeniden kullanılması için kamu yatırımı kullanılacağı, millî eğitim politikalarının bir parçası olarak ekolojik yaşam korumaya yönelik eğitimleri ekleyecekleri ifade ediliyor. 

Parti çevre politikalarında su politikaları ve atık politikalarından da bahsediyor. Su politikalarında öncelikle su kaynaklarının kirlenmemesi için her türlü önlemin alınacağı ifade edilirken deniz taşımacılığının neden olduğu petrol kirliliği ve düzensiz balıkçılıkla mücadele edileceği, çevre politikalarında AB’nin temel ilkelerinin benimseneceği, bir güvenlik sorunu olan su konusunda devletçi ve millî su politikaları oluşturacağı, katılımcı bir yaklaşımla “Su Kanunu” hazırlanacağı, su yönetimindeki çok başlılığa son verileceği, sorumlu tüketime geçileceği, su havzaları koruma altına alınacak ve imara yasaklanacak, yeni yerel su kaynaklarının araştırılacağı, su verimliliğini artırmak için çalışmalar yapılacağı belirtiliyor. 

Atık politikalarında ise plastik kirliliği ile mücadelenin taviz verilmeden sürdürüleceği, yeni bir “Küresel Plastik Sözleşmesi” oluşturulacağı, plastik poşet gibi doğada çözülemeyen maddelerin kullanımına ilişkin tedbirler alınacağı, sahil ve denizlerdeki atıkları toplamak amacıyla “Sıfır Atık Mavi Deniz Projesi” başlatılacağı, katı atıklar ve çöpten yenilenebilir enerji sağlamak için gerekli depolama, bertaraf ve üretim tesisleri kurulacağı ifade ediliyor. 

Zafer Partisi 

Zafer Partisi, programında küresel, millî ve yerel meselelerin başında çevre sorunlarının geldiğini ifade ediyor. Programda insanlığın yanlış uygulamalarla yaşadığı çevreyi ağır şekilde tahrip ettiği, bu nedenle bir iklim değişikliği sürecine girildiği söyleniyor. “Zafer Partisi, çevre politikasını Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık mücadelesinin parçası olarak görmektedir.” ifadelerine yer verilen programda, partinin çevre konusundaki temel yaklaşımının “vatan sevgimize dayanan Vatan Toprağı Kutsaldır; kirletilemez, hor kullanılamaz ve sömürülemez.” olduğu belirtiliyor. Tabiatın korunarak gelecek nesillere en güzel şekilde devredilmesinin bir yükümlülük olduğu vurgulanarak “Bu anlamda, nasıl ki dünyanın her neresinde olursa olsun tek damla su kıt kaynak bakımından değerlidir ve heba edilemez, her karış vatan toprağı da kaderine terk edilemez, iktidarların geçici heva ve heveslerine feda edilmez.” deniyor. 

Vatan toprağının, havasının ve suyunun kirletilemeceği, yaşamanın çevre için de bir hak olduğu ifade ediliyor. Günümüzdeki iktidarın ülke ekolojisini talan ettiği, yeşil alanların betona dönüştürüldüğü belirtiliyor. Çevrenin gelecek nesillere bırakılması gereken bir miras olduğunu vurgulayan parti, “Bu nedenle çevreye olan duyarlılığın artırılması için en küçük eğitim kurumlarında başlanarak her aşamada eğitici faaliyetlerle duyarlılık artışı sağlanacak, çevreye ve doğaya karşı işlenen suçlarda ağır ceza ve yaptırımlar getirilecektir.” ifadelerini kullanıyor.                    

Gündelik hayatta plastik/naylon poşet/malzeme kullanımına son verileceği, ‘kullan at’ mantığı yerine uzun süre kullanılabilecek ve çevreye atık olarak zarar vermesi mümkün olmayan bez torba, cam vb. malzemelerin kullanımının yaygınlaştırılacağı, Marmara Denizi’nin temizlenerek doğal yaşamın sürdüğü bir deniz hâline getirileceği, Hazine’ye ait tarıma uygun olmayan arazilerde endüstriyel ormanlar kurularak, bölgelerdeki köylerde ve ilçelerde insanlarımıza ekonomik katkı ve istihdam sağlanacağı, çöplerin organik ve geri dönüştürülebilir atıklar gruplandırılarak toplanacağı, ayrıştırılacağı ve çöplerin içindeki ekonomik değeri olan malzemelerin geri dönüşümü sağlanacağı belirtiliyor.

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler