Perşembe, Mart 28, 2024
Google search engine

Mekânda Adalet Derneği’nin Baran Alp Uncu tarafından yazılan “Çevre ve İklim Adaleti Çerçevesinde Yerinden Edilme” başlıklı raporu yayımlandı.

İklim krizinin en çarpıcı sonuçlarından biri olan yerinden edilmeler üzerine hazırlanan “Çevre ve İklim Adaleti Çerçevesinde Yerinden Edilme: Kavramlar, Tartışmalar, Vakalar” raporunun temelinde iklim krizi ve çevre tahribatları nedeniyle yaşam alanları yok olan insanlar ne yapıyor, neler yaşıyor, hangi adaletsizliklere maruz kalıyor, soruları yatıyor.

Rapor, çevre ve iklim olayları ile yerinden edilmeler/göç/hareketlilik arasındaki ilişkiyi çevre ve iklim adaleti perspektifiyle ele alıyor.

Rapor ayrıca konuyla ilgili farklı kavram, teori ve tartışmaları sunarken ekolojik tahribatla ilintili yerinden edilmelerin/göçün/hareketliliğin sosyal, ekonomik siyasi nedenlerinin de altını çizerek irdeliyor.

Türkiye’den İkizköy örneği

Dünya genelinden farklı vakalar içeren rapor; Hindistan’da kömür madenlerinin, Brezilya Amazonları’nda barajların, Uganda ve Tanzanya’da petrol boru hatlarının, Cakarta’da ise mega iklim uyum projelerinin yol açtığı yerinden edilmeleri derinlemesine inceliyor.

Türkiye’den ise Muğla örneği üzerinden kömür faaliyetleri nedeniyle insanların evlerinden, topraklarından, sağlıklarından ve müşterek alanlarından koparılmasını ve buna karşı İkizköy’de süren ekoloji mücadelesini anlatıyor.

Suriye, Cakarta ve Hindistan

Raporda öne çıkan bulgular şöyle:

  • 2021’de iklim olaylarına bağlı felaketler sonrasında yerinden edilenlerin dünya genelindeki toplam sayısının 30 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.
  • Dünya genelinde coğrafi dağılıma bakıldığında, madencilik kaynaklı yerinden edilmeler, ağırlıklı olarak Latin Amerika, Asya ve Afrika’da yoğunlaşmıştır.
  • 2020 yılında 9,8 milyon çocuğun iklim olayları nedeniyle yerlerinden edildiği kaydediliyor.
  • Deniz seviyelerinin 2050 yılı itibariyle yarım metreden fazla yükselmesi ihtimali bulunan yerlerde yaşayanların tahmini sayısı 800 milyon.
  • “İklim göç”ünü “ulusal(-devlet) güvenliği” çerçevesinde tek yönlü, tek boyutlu ve çatışmalara yol açan bir olgu olarak ele almak bu önemli meseleyi analitik bakımdan anlaşılmaz, siyaseten de çözümsüz kılmakta.
  • Birçok indirgemeci yaklaşım Suriye’deki iç savaşı kuraklık nedeniyle tarımsal üretimin ve su varlığının azalmasına bağlıyor. Ancak savaşın ana nedenleri yoksulluk, eşitsizlik, işsizlik ve tüm bu faktörlerle birleşen baskıcı Suriye yönetiminin iklim değişikliği neticesinde meydana gelen kıtlığı ve susuzluğu kötü yönetmesi olarak karşımıza çıkıyor.
  • Uganda ve Tanzanya’da toprak mülkiyetinin çok büyük oranda erkeklere ait olması nedeniyle kadınlara tazminat ödenmiyor, kadınlar yeniden yerleştirme gibi telafi programlarından doğrudan yararlanamıyor.
  • Cakarta kentinin geneli her yıl ortalama 7,5-11 cm arasında batıyor; kentin bazı yerlerinin yıllık çöküşü 17 cm’yi buluyor. Kent, dünya genelinde deniz seviyelerinin yükselmesi sebebiyle en fazla tehdit altında olan ilk 15 kent arasında.
  • Türkiye’de yeniden yerleştirme/iskân programları ani gelişen afet sonrasıyla sınırlı tutuluyor; kömür madeni kaynaklı yerinden edilmeler çerçevesinde yeniden yerleştirme/iskân programları uygulanmıyor.
  • Akbelen Ormanı oldukça geniş bir bölgenin yerüstü ve yeraltı sularının varlığını etkileyen kritik önemi olan bir su toplama alanı. Akbelen Ormanı’nın sınırındaki Çamköy’ün altında oldukça büyük yeraltı su rezervleri bulunuyor. Akbelen Ormanı’nın yok edilmesi durumunda bu rezervlere suyun akışı engellenecek; Bodrum Yarımadası’nın kullandığı suyun yaklaşık üçte birinin temin edildiği yeraltı su rezervi yok olma tehdidi altında kalacak.


* Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın.

Mekânda Adalet Derneği hakkında

Akademi ve kent/çevre hareketleri içinde sürdürdüğü çalışmalardan yola çıkarak resmi olarak 22 Haziran 2016’da kuruldu.

Kuruluşuna vesile olan temel dinamiklerden biri Beyond Istanbul (İstanbul’un Ötesi) isimli araştırma kolektifi, diğeri ise 1999 Depremi sonrası gelişen taban hareketleri oldu.

Çevrenin korunması, kentsel haklar, farklı toplulukların maruz kaldıkları ayrımcılıklar gibi mekânsal adalet kapsamına giren hukuk davalarının açılması, takip edilmesi ve bilgisinin üretilmesi, derneğin temel çalışma alanlarından.

(TY)

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler