BM iklim yükümlülüklerini yerine getirmeyen devletleri Uluslararası Adalet Divanı’na verecek
BM Genel Kurulu Çarşamba günü oybirliğiyle aldığı kararla, iklim kriziyle mücadele yükümlülüklerinin gereğini yapmayan devletlere uygulanacak yaptırımlar konusunda Uluslararası Adalet Divanı’ndan mütalaa istemeye karar verdi.
BM Genel Kurulu, Çarşamba günü oturumunda devletlerin iklim kriziyle mücadele yükümlülüklerini açıklığa kavuşturmak ve ülkelerin iklim eylemsizlikleri için karşılaşması gereken yaptırımları belirlemek üzere Uluslararası Adalet Divanı’ndan (UAD) mütalaa istenmesini oybirliğiyle kabul etti.
Vanuatu öncülük etti
Kararın alınmasında aşırı iklim etkilerine karşı savunmasız küçük bir Pasifik ada ülkesi olan Vanuatu yöneticileri ve genç iklim aktivistleri öncü rol oynadı.
Vanuatu Başbakanı İşmael Kalsakau, “Bugün iklim adaleti adına destansı boyutlarda bir kazanıma tanık olduk” dedi. “Bugünkü tarihsel karar, çok taraflı iklim işbirliğinde yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Bu, uluslararası hukukun üstünlüğünü korumaya daha fazla odaklanan ve insan haklarını ve kuşaklar arası eşitliği iklim adına karar almada en öne taşıyan bir çığır açtı.”
İklim değişikliğiyle mücadele eden Pasifik Adası öğrencilerinin (PISFCC) başkanı Cynthia Houniuhi, “Dünya Pasifik gençliğine kulak verdiği için çok mutluyuz” dedi. “Bizim hiçbir kusurumuz olmadığı halde yıkıcı tropikal siklonlar, sel, biyolojik çeşitlilik kaybı ve deniz düzeyinin yükselmesi tehdidiyle yüz yüzeyiz. Oysa, ülkelerimizi boğan küresel salımlara en az katkısı olanlar da bizleriz” dedi.
“Gençler olarak, gezegenimizin öldürücü salımları durdurmadaki başarısızlığı bizim için bir teorik sorun değil. Bu bizim bugünümüz ve tükenmekte olan geleceğimizdir.”
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri
Volker Türk: “Dönüm noktası”
Genel Kurulun kararını “Dönüm noktası niteliğinde” olarak değerlendiren BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Uluslararası Adalet Divanı’nın mütalaasının “küresel ısınmayı durdurmak ve iklim kaynaklı insan hakları ihlallerini sınırlamak ve düzeltmek için gereken acil, iddialı ve adil iklim eylemliliği doğrultusunda önemli bir katalizör olabil[eceğini]” söyledi.
Türk, “Devletlerin iklim değişikliğinden kaynaklanan kayıp ve zararları hafifletmek ve bunlara uyum sağlamak ve bunları ele almak için yükümlülükleri var” dedi. “Bu uzmanlığı bu son derece önemli süreçte Uluslararası Adalet Divanı önünde paylaşmayı dört gözle bekliyoruz.”
Ayrıca, kararın “gelecek kuşaklar için bugün eylemde bulunmanın geçerliliğinin açıkça tanınmasını” da memnuniyetle karşıladı.
ABD karara katılmadı
ABD dışında 120’den fazla ülke tarafından ortaklaşa desteklenen karar, ülkeleri yargı önünde iklim başarısızlıklarından sorumlu tutmak isteyen küresel iklim adaleti hareketi için bir tür yasal turnusol testi oluşturulmasına yardımcı olacak.
Biden yönetimi kararın alındığı gün Meksika Körfezi’nin 73 milyon dönümlük bir alanı petrol ve gaz sondajı yapılmak üzere ihaleye açmış ve kendi kendini “iklim başkanı” ilan eden Biden karardan birkaç gün önce Alaska’da, ABD toprakları üzerindeki en büyük “karbon bombalarından” birini doğuracak onlarca yıl boyunca sürecek muazzam bir petrol ve gaz sondaj projesini onaylamıştı.
İklim adaleti açısından bir ilk
BM tarafından dünyanın en yüksek mahkemesinden istenecek görüş yerel mahkemelerde bağlayıcı olmayacak olsa da, uluslararası hukuk kurallarının oluşturulması açısından mahkemeler ve hükümetler üzerinde etkili olabilir. Bu karar aynı zamanda, iklim karşısında savunmasız devletlerin ve doğa savunucularının ülkeleri, eylemleri ve eylemsizliklerinden sorumlu tutmalarına yardımcı olarak iklimle ilgili açılan davaları güçlendirme umudunu besleyen ve uluslararası hukuk kapsamında iklim eylemi yükümlülükleri oluşturmaya yönelik ilk girişimi temsil ediyor.
Karar, küresel toplumun iklim değişikliği konusundaki söylemiyle eylemi arasındaki uyumsuzluğun sonucu olarak deniz düzeyinin yükselmesiyle varoluşsal bir tehdide maruz kalan Vanuatu gibi ülkelerde artan hayal kırıklığının yol açtığı protestolardan doğdu. Hayal kırıklığı, Vanuatulu hukuk öğrencilerinin öncülüğünde bir gençlik hareketini ateşledi ve Pasifik’teki Yerli avukatlar harekete yol gösterdi.
Özünde, Uluslararası Adalet Divanı tavsiyesi, ülkelerin 2015 Paris İklim Anlaşması gibi bağlayıcı olmayan anlaşmalarda altına girdikleri yükümlülükleri yerine getirmelerinin yasal bir zorunluluk olup olmadığını ve yükümlülüklerini yerine getirmemelerinin dava konusu olup olmayacağını belirlemeye yardımcı olacak.
Karar, küresel ısınmayı azaltmak ve yıkıcı iklim kaosundan kaçınmak için fosil yakıtların aşamalı olarak devreden çıkarılması gerekliliğinin altını çizen BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) nihai raporundan bir hafta sonra alındı. Yenilenebilir enerjilere ve yeşil teknolojiye geçişin yeterli olmadığı uyarısında bulunan bilim insanları, fosil yakıt projelerinin genişletilmesi değil, aşamalı olarak kaldırılması gerektiği uyarısında bulundu.
Kuşaklar arsı eşitlik
mücadelesinde tarihsel bir an
Uluslararası İklim Eylem Ağı’nın küresel siyasi strateji başkanı Harjeet Singh, “BM’nin iklim değişikliği konusunu dünyanın en yüksek mahkemesine götürme kararı, iklim adaleti, insan hakları ve kuşaklar arası eşitlik mücadelesinde tarihsel bir andır” dedi
“[Uluslararası Adalet Divanı’nın] mütalaası, çevrenin ve gelecek nesillerin iklim etkilerinden korunmasında devletlerin yükümlülükleri bağlamında önemli bir hesap verebilirlik aracı olarak hizmet etmelidir.”
Yaklaşık 325 bin nüfusuyla Fiji’nin 500 mil batısındaki bir takımada olan Vanuatu, geçen ay 72 saatte 4. kategoride 2 kasırgaya maruz kaldı. Kasırgalar, altyapıda yaygın hasara ve geniş çaplı tahliyelere yol açtı ve ada sakinleri birkaç gün boyunca su ve elektriksiz kaldı.
Vanuatu, Solomon Adaları, Madagaskar ve Sri Lanka gibi gelişmekte olan ada ülkeleri, küresel sera gazı salımlarına en az katkıda bulundukları halde kasırgalar, seller, kuraklık ve su ve gıda güvenliğini tehdit eden ve zorunlu göçü körükleyen aşırı sıcak gibi düzensiz ve aşırı hava olaylarının yükünü taşıyanlar onlar oluyor.
BM’nin tarihsel kararı ülkelerin Mısır’da ilk kez bir araya gelerek, iklim adaptasyonu ve hafifletmeyle önlenemeyecek kadar geç kalınmış olan aşırı hava olaylarının ve deniz seviyesindeki yükselişin geri dönüşü olmayan etkilerini telafi etmek üzere bir kayıp ve hasar finansman yapısı oluşturmalarını da kapsıyor.
Uluslararası Çevre Hukuku Merkezi’nden Nikki Reisch, “Uluslararası Adalet Divanı, fosil yakıtların iklim krizini yönlendirdiğine dair açık bilimsel kanıtları, şimdi bu yakıtların aşamalı olarak ortadan kaldırılması ve kanıtlanmış, mevcut çözümleri uygulatmak üzere açık yasal zorunluluklara dönüştürebil[eceği], tavsiye niteliğindeki bir mütalaa[nın], devletlerin harekete geçmemesinin neden olduğu acıların hesabının verilebilirliğini teşvike yardımcı olabil[eceğini]” söylüyor.
(AEK)